Sık sık hasta olmam, ama olduğumda da haftalarca boğaz ağrısından kurtulamam. Koparıp atmak istiyorum bazen şu boğazımı.
Hastayım ama, bu beni gezmekten alıkoymadı geçtiğimiz birkaç gün.
Salı günü Masala adlı Pakistan yemekleri yapan yere gittik. Kuğulu Park'ın hizasında, fakat yolun diğer tarafında, Paris Caddesi'nde bir yer. Fotoğrafı internetten buldum, oturan insanın benimle bir ilgisi yoktur yani.
Ben bu yemeği bir fırsat sitesinden aldım. Dolayısıyla oraya giderken nasıl bir yerle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Mekan düşündüğümden ufak. Ve sahipleri gerçekten Pakistanlı. Güzel ilgilendiler, servisi beğendik.
Pakistan yemekleri ile ilgili söyleyebileceğim tek bir şey var: köri. Her şeyleri körili. Yerken güzel geliyor ama, sonra mideyi rahatsız ediyor. Durup dururken canının isteyeceği bir şey değil yani, ancak kırk yılda bir, canın değişik bir şeyler yapmak istediğinde yenilebilir bence.
Çarşamba günü de Vişnelik'te Goran Bregovic konserine gittim. Odtü Vişnelik'i ilk defa gördüm ve çok sevdim. Çim amfi, gittikçe yükselen setler var ve insanlar oturuyor oralara. Gittiğimizde de herkes oturuyordu, sevindim ben de oturup konser izleyeceğime. Ama tabi konser başladıktan sonra herkes ayağa kalktı, mecbur biz de kalktık.
Goran Bregovic'in performansı süperdi. Bilmem Balkan müzikleri hep bu adamın yaptığı gibi mi, eğer öyleyse ben çok severim(araştırmalıyım). Üflemeli çalgılar ne kadar neşeli ve hareketli, insanı nasıl da oynatıyorlar. Her bir şarkısında çoğunu ilk kez duymuş olsam da zıp zıp zıpladım. Gece çıkıp dans ettiğim birçok zamandan daha fazla eğlendim.
Adam sahnede çok rahat ve kendi de çok eğleniyor belli. Bu yüzden seyirciyi de eğlendirdi. Eliyle yaptığı hareketler oldukça hoş ve sempatikti. Herkesi bir güzel coşturdu, kapanışı Kalaşnikof'la yaptı ki biz seyirciler daha fazla çıldıralım :) Hoşuma gitmeyen tek şey, arada bir arkadan verdikleri fon müziği oldu. Öyle yaptıkları şarkılar sanki playback gibi geliyordu insana.
Konser benim yurda giriş saatime çok güzel uyacak şekilde bitti, ona da ayrı sevindim. Dolmuşa atladığım gibi Kızılay'a, oradan da yurduma geçtim.
Orada da şunu fark ettim ki, Odtü'lü erkekler pek tarz. Artık benim için yeni insanlar olduklarından mı, yoksa gerçekten öyle olduklarından mı bilmem. Bizde neye yokkk? diye biraz üzüldüm işin açığı :P
Salı günü Masala adlı Pakistan yemekleri yapan yere gittik. Kuğulu Park'ın hizasında, fakat yolun diğer tarafında, Paris Caddesi'nde bir yer. Fotoğrafı internetten buldum, oturan insanın benimle bir ilgisi yoktur yani.
Ben bu yemeği bir fırsat sitesinden aldım. Dolayısıyla oraya giderken nasıl bir yerle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Mekan düşündüğümden ufak. Ve sahipleri gerçekten Pakistanlı. Güzel ilgilendiler, servisi beğendik.
Pakistan yemekleri ile ilgili söyleyebileceğim tek bir şey var: köri. Her şeyleri körili. Yerken güzel geliyor ama, sonra mideyi rahatsız ediyor. Durup dururken canının isteyeceği bir şey değil yani, ancak kırk yılda bir, canın değişik bir şeyler yapmak istediğinde yenilebilir bence.
Çarşamba günü de Vişnelik'te Goran Bregovic konserine gittim. Odtü Vişnelik'i ilk defa gördüm ve çok sevdim. Çim amfi, gittikçe yükselen setler var ve insanlar oturuyor oralara. Gittiğimizde de herkes oturuyordu, sevindim ben de oturup konser izleyeceğime. Ama tabi konser başladıktan sonra herkes ayağa kalktı, mecbur biz de kalktık.
Goran Bregovic'in performansı süperdi. Bilmem Balkan müzikleri hep bu adamın yaptığı gibi mi, eğer öyleyse ben çok severim(araştırmalıyım). Üflemeli çalgılar ne kadar neşeli ve hareketli, insanı nasıl da oynatıyorlar. Her bir şarkısında çoğunu ilk kez duymuş olsam da zıp zıp zıpladım. Gece çıkıp dans ettiğim birçok zamandan daha fazla eğlendim.
Adam sahnede çok rahat ve kendi de çok eğleniyor belli. Bu yüzden seyirciyi de eğlendirdi. Eliyle yaptığı hareketler oldukça hoş ve sempatikti. Herkesi bir güzel coşturdu, kapanışı Kalaşnikof'la yaptı ki biz seyirciler daha fazla çıldıralım :) Hoşuma gitmeyen tek şey, arada bir arkadan verdikleri fon müziği oldu. Öyle yaptıkları şarkılar sanki playback gibi geliyordu insana.
Konser benim yurda giriş saatime çok güzel uyacak şekilde bitti, ona da ayrı sevindim. Dolmuşa atladığım gibi Kızılay'a, oradan da yurduma geçtim.
Orada da şunu fark ettim ki, Odtü'lü erkekler pek tarz. Artık benim için yeni insanlar olduklarından mı, yoksa gerçekten öyle olduklarından mı bilmem. Bizde neye yokkk? diye biraz üzüldüm işin açığı :P