Perşembe kalan yirmilik dişlerimi çektirmek üzere Kayseri'ye gitmiştim. Fakat sinir dişimden geçiyormuş, tomografi çekilmeden olmazmış, o da o gün çekilse bile sonuç ancak pazartesi çıkarmış. Cuma yola çıkacağımdan tabi ki hiçbir şey yaptıramadan döndüm. Boşu boşuna gitmiş oldum ve varlığını yeterince hissettiren mutsuzluğum kat kat daha arttı.
Bu taşınma işleri bana neden bu kadar acı veriyor bilmiyorum. Bir hafta öncesinden gerilmeye başlayıp ancak taşındıktan bir hafta sonra kendime gelebiliyorum. Sami olsa "Uzaya çıkıyor sanki." derdi. Çok büyütüyorum olayı, çook. Zaten buradaki postlarım da gideceğim, gidiyorum, gideceğim için şöyle şöyleyim monotonluğunda gidiyor. Kısa zamanda değişeceğini umuyorum.
Cuma geldim, yurduma yerleştim. Neden cuma geldim sorusunun cevabı ise sevgili yurduma ancak haftaiçi giriş yapılabilmesi. Yani geldiğimde önümde bomboş bir haftasonu vardı.
Cuma akşamı yurttan kızlarla oturduk. Birimizin ağustosta doğum günü vardı, onun için keke mum yakıp hediyesini verdik. Birer de Türk Kahvesi içtik. Yalnız yaktığımız mumlar ve de onların altları eriyip kekle değişik bir kimyasal tepkime gerçekleştirdi. Kek yenmeyecek duruma geldi ama, biz izlerken çok eğlendik. Anı olarak da bir adet fotoğraf çekti arkadaş.
Cumartesi sabahı aynı ekiple Bahçeli Seyir Kafe'ye kahvaltıya gittik. Oranın kahvaltısının üzerine tanımıyorum. Böyle söylememdeki en büyük etken tabi ki sınırsız portakal suyu.
Onlardan ayrılınca en iyi arkadaşımın yanına gittim. Onlarda kaldım cumartesi akşamı. Yalnız böyle en iyi arkadaş pek ilkokul işi oldu :) Bff diyeyim bari daha göze hitap edici olsun :) Neyse, kendisi artık bir stajyer doktor, onların okulunda dördüncü sınıftan itibaren forma giyildiğinden Sıhhiye'ye gidip önlük aldık; sonra tekrar Bahçeli'ye geçip Leman Kültür'de onun arkadaşlarıyla yemek yedik. Bu arada Leman yine zam yapmış, yemekleri güzel evet ama o kadar paraya değdiğini düşünmüyorum. Bu yüzden ben bir daha gitmek istememek Leman yani. Oradan bff'imin evine geçtik, çay içtik, sonra yine dışarı çıktık. Bu sefer onların evinde kalan kuzeni ablayla Bilkent tarafına gittik. Kahve içip muhabbet ettik. Ertesi gün genelde evde vakit geçirdik, akşam yemekten sonra bu sefer bff ile Seyir'e gittik, çay kahve içtikten sonra ince insan beni yurduma kadar arabasıyla bıraktı. Boş haftasonumu böyle doldurdum.
Dün okula gittim. İnsanları özlemişim. Özlemişim özlemesine de dersler beni ilk günden sıkmaya başladı. Bir de sabah bir kampüste, öğleden sonra diğer kampüste dersimiz vardı; hem dün hem bugün. Böyle günler yorulacağız ama şükür ki böyle günlerin sayısı az.
İki gündür okul-yurt-market yapıyorum, ama halimden çok memnunum. Nihayet yerleştim, dengeye ulaştı hayatım. Şu tatil havasından da çıkınca her şey çok güzel olacak.
Bu arada senenin zorlu olacağı ilk haftadan belli oldu, çok çalışmam gerek çook.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder