22 Temmuz 2012 Pazar

X-Men: First Class

Akşam evde film izleyelim dedik, oturduk ailecek X-Men'i izledik.
X-Men serisini filmleri kadarıyla biliyorum. Bundan önce çekilen ve Wolverine'in başlangıç hikayesini anlatan filmineyse hasta olmuştum(gerçi hasta olduğum Hugh Jackman da olabilir :p).
Bu filmi de beğendim. Daha sakin ilerliyor fakat içi daha dolu.
Kahramanlar iyi seçilmiş, oyunculuklar iyiydi. Hikayeyi pek sevmedim yalnız. Oh Amerika canım Amerika, senden daha iyi bi ülke vardır diyen yalan söyler Amerika.. Umut Sarıkaya tipi takıldım, ama filmde durum buydu. Amerika iyi Amerika cici, kalanlar tü kaka. Amerika Türkiye'ye füze yerleştirirken sorun yok, Rusya Küba'ya füze götürüyor diye 3. Dünya Savaşı çıkacak ama.
Baş karakterimiz Charles Xavier çok iyi bir karakter, ama kayıtsız şartsız Amerika taraftarı olması değerini bir parça düşürdü bence.
Onu oynayan James McAvoy'a hayran kaldım. Wanted filminde de kendisini pek beğenmiştim. İngiliz'miş, ama her iki filmini de dublajlı izlediğimden o güzel aksanını henüz duyamadım.
Bundan sonra da hatırlama amaçlı diğer X-Men filmlerini izleyeceğim. Nasılsa sınırsız vaktim ve yapacak bir işim yok.

17 Temmuz 2012 Salı

Ice Age 4

Bu blogu her yaptığımı yazmak amacıyla açmıştım. Yaklaşık bir buçuk aydır bunu yapmıyorum ama. Üşengeçlik işte. Yaz tatili gelince bana bir haller oluyor, kolumu bile kaldırmaya üşenir hale geliyorum. Sene içinde daha çok kitap okuyor, daha çok şey araştırıyorum. Buna bir dur demeliyim.
Bugün kardeşim, iki kuzenim ve halamla Buz Devri'ne gittik. Ben üçüncüsünü izlemiştim, kısa zamanda bir ve ikiyi de izlemeyi planlıyorum.
Filme bayıldım! Bir kere görsel açıdan çok doyurucuydu. Gerek kıtaların ayrılması, gerek denizde geçirilen anlar bana müthiş geldi. Biz üç boyutlu izlemedik, ama film tam üç boyutlu izlemelikti.  Adamlar o amaçla yapmışlar.
Adamım sincap, yine film boyunca durmadı bir türlü. Önce kıtaları ayırdı bir güzel, filmin sonunda da Sincaplantis'i batırdı. Yine de kavuşamadı palamutuna. Açgözlü sincap seni.
Galiba her film kahramanlarımızdan biri kendine eş buluyor. Bu filmde de sivri diş kaplan buldu. Mamutlar çok tatlıydı, genç ergen Şeftali bir Amerikan filmi klasiği olarak babasına önce isyan edip sonra onun kıymetini anladı. Sid yine çok tatlıydı-ki kendisi favori karakterim-, büyükannesi ve Kıymetlim de iyiydi.
Filmi sevdiren belki de en önemli şey, seslendirmenin iyi olmasıydı. Normalde filmleri altyazılı izlemeyi severim, ama animasyonlarda durum farklı. Seslendirmeleri çok iyi yapıyor bizim Türkler.
Sonuç olarak gidilesi görülesi bir film.