7 Ağustos 2013 Çarşamba

Itazura Na Kiss

Son bir haftadır kaptırdım kendimi anime izleyip duruyorum. Nereden esti bilmiyorum ama indirip duruyorum bir taraftan da; okula gitmeden az buçuk arşivim olsun istiyorum. Yurdumun interneti iyice cıvıttı; ne bir şey indirebiliyorsun, ne de dizi film sitelerine girebiliyorsun.
Kısaca anime maceramdan bahsedeyim. Ben de 90'larda çocuk olan her genç gibi tabi ki Sailor Moon, Pokemon, Tsubasa gibi animelerle büyüdüm. Arada televizyona koydukları birkaç anime daha izlemiş olsam da bende-ve benimle yaşıt birçok kişide- en kalıcı etki bırakanlar bunlar oldu.
Üniversite hazırlıkta anime manyağı bir arkadaşımın etkisiyle ünlü animelerden Elfen Lied'i ve Death Note'un ilk 25 bölüm kadarını izlemiştim.
Neyse, bu yaz da hadi dedim Death Note'a devam edeyim sonunu merak ediyorum. Unutmuşumdur diye de baştan başladım. Amma ve lakin 28'e kadar geldim, sıkıldım. Spoiler gibi olacak ama L öldükten sonra tadı kalmadı. Yine de bitirip yazısını yazacağım buraya.
Sonra güzel bir anime blogu keşfettim, animelere bakarken Itazura Na Kiss gözüme çarptı. Gayet sıradan konusu olan bu romantik komedi anime ilgimi çekti.
Hikayemiz tembel, çalışsa da yapamayan, çok da güzel olmayan fakat fazlasıyla sevimli, sakar kızımız Kotoko Aihara'nın çok zeki, başarılı, yakışıklı, resimde de görüleceği üzere gayet soğuk ve de cool olan  erkek karakterimiz Naoku İrie tarafından reddedilmesiyle başlar. Aynı lisede biri en iyilerin, biri de en kötülerin gittiği sınıflarda olan kahramanlarımızın yolu Kotokoların evi yıkılıp babasıyla İrie'lere taşınınca tekrar kesişir. Aynı evde yaşayan bu ikili tabi ki zamanla evlenip çoluk çocuğa karışırlar ve mutlu son..
En kısa haliyle böyle ama uzun uzun anlatacak olursak..
Başlangıç olarak bu İrie kadar soğuk, kaba; Kotoko kadar da gurursuz birer karakter olamaz. Oğlan tarafından sürekli terslenen kızımız her seferinde tekrar kendini onun önüne atıyor. Aslında kadınları aşağılayıcı olması açısından rahatsız edici ama artık onu sindirip izlemeye devam ettim. İzlerken sıkılmıyorsun, çünkü 25 bölümlük anime yaklaşık 15 senelik bir zamana yayılıyor. Ayrıca yan karakterler de başarılı, sadece İrie ve Kotoko değil, onların da ne olacağını merak ediyor ve merakınızı da gideriyorsunuz.
İrie'nin annesi kadar sevimli kadın yok, zaten bu ikisi bir araya geliyorsa Kotoko'dan çok annenin sayesinde. Zincir şeklinde aşklar burada da mevcut tabi, ama en sonunda herkes kendine uygun olanı buluyor.
Genel olarak herkesin mutlu olduğu bir animeydi. Ben genelde böyle sevmem ama, bu sefer hoşuma gitti. Artık hikayeyi veriş şeklinden mi, yoksa benim o anki modumdan dolayı mı bilmem.
Böyle yumuşak animelerle başladım ki, bu işten soğumayayım. Tabi kült animeleri izlemezsem olmaz. Great Teacher Onuzika ve Naruto listemde. Ama 200'den fazla bölümü olan Naruto'yu ne indirmeye, ne de izlemeye cesaret edebiliyorum.
Death Notu'u da en kısa zamanda bitirip yazmaya çalışacağım bakalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder